SÜRDÜRÜLEBİLİR KRİZ; SUÇ EKONOMİSİ

Suçların ekonomik düzenden beslendiğini herkes bilir fakat, ekonominin suçtan beslenmesi ise bizim gibi güney ülkelerine özgü bir olgudur. Yeraltı ekonomisinin milli gelirin yüzde 30’unu işgal ettiği bu düzen, bir suç ekonomisi yaratarak karanlık işleyişler üzerinden rant sağlanmasını doğuruyor. Neden bu ülkede kayıt dışı ekonomiye, bu büyük pastaya göz yumuluyor? Acaba kimi kesimler de, devletin açıklarına, kayıt dışı, faili müphem her türlü cürümüne göz mü yummaktadır?

Asgari ücretin üç otuz para olduğu, milyonlarca işsizin varsayıldığı, çalışanların da sık boğaz olduğu bu acımasız düzende nasıl oluyor da işler tıkırında gidiyor? Her an bir ekonomik kriz(!) yaratılmasının çocuk oyuncağı olduğu bir ülkede kimse sesini çıkarmıyor, partiler, sendikalar susuyor, akıl dışı, gerçek dışı bir hayat sürüyoruz. Sanal ekonomi ile karın doyuran bir halk olabilir mi?

Milyonlarca işsizin var olduğunu kabul etmek, milyonlarca insanın aç olması demektir, bu kadar insan taş mı yiyor? Yardımlarla mı besleniyor? Sosyal fonlardan giden paralar neyin karşılığında gidiyor? Farklı işler yapan, kayıt dışı çalışan insanların da miktarı bilinmiyor. Bu ülkede mafya, tarikat/cemaat ve aşiret üçgeniyle beslenen yığınlar olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz.

AB üyesi olsaydık söz gelimi, bu devasa işsiz kitlesi ve hesabı meçhul kayıt dışı ekonomi, hangi halının altına süpürülecektir? ILO (Dünya Çalışma Örgütü)nun bunlara göz yummasının sebebi, bizim ürettiğimiz artı değerin Batı ülkelerine taşınması için gerekli düzenlemelerin yapılıp yapılmadığını kontrol etmektir. AB’nin Türkiye’yi kabul etmeyişinin altında bunlar vardı aslında. Kendini uyanık, âlemi kör zannetmenin hazin sonuçlarını yaşıyoruz. AB’nin Türkiye’yi kabul etmeyişinin altında bunlar vardı aslında. Kendini uyanık, âlemi kör zannetmenin hazin sonuçlarını yaşıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir