Şeytanın Avukatları
İnsanlar neden hakikatlerden ve kötülüklerden bahsedilmesinden ağır derecede rahatsız olurlar? Neden her durumda “O öyle değildir belki de, öyle olmamıştır, olamaz!” diye şeytanın avukatlığını yaparlar?
Erol Taş benzeri “kötü adam” rolleri oynayan aktörleri neden taşlarlar sanıyorsunuz, cahil oluşlarından, sinemayı anlamayışlarından mı?
Yoksa içlerindeki iblisi teşhir edenlere, onlara ayna tutanlara duyulan derin öfke mi?
“Bizim ruhumuzun karanlığını, pisliğini, ne hakla, nasıl olur da ifşa edersiniz?” nefreti değil mi bu?
“Anlattığım tüm kötülükleri benden bildiler” diyen Baudelaire’in sıkıntısını anlıyor musunuz?
Tutuculuğun, tabuların, dogmaların, zenofobinin ardında saklanan kirli hakikatleri düşündünüz mü? Kutsal aile, kutsal devlet, dokunulmaz inançlar, kutsal değerler; hangi yaraları, travmaları, haksızlıkları gizlemek içindir?
Herkesin bir kuyruk acısı olmasa, tabulara dokunan kimselere surat asmazlar, çemkirmezler, yalnız bırakmazlardı. Kötülüklere karşı durmayanlar, duranlara karşı düşmanca davrananlar iblisin köpekleridir. Bu ahlak anlayışı değişmediği sürece, bu halkın dertleri ve kötülükleri bitmez elbette.