Güzel Kadın Sendromu
Sınıflı toplumların kadını süs biberine dönüştürüp, allayıp pulladığı malumunuz. Burjuva ahlâkı, “Güzel kadın”ı biraz daha cilalayıp lüks model araba gibi pahalı ve masraflı, üstelik konforsuz ve rahatsız bir sürümünü pazara sunmakta, ancak muteber olan da bu maalesef. Üstü açık, kırmızı bir spor arabaya herkes dönüp bakarken bir dekolteye bakmaktalar aslında.
Güzel kadın zekâsını kullanmayıp aptal rolü oynarsa zengin bir koca bulabilir. Aptal numarasıyla zekileri alt edebilir. Güzel kadına kimse “Hayır” diyemez, o her kapıyı açar, onun hayatı kolay ve tatlıdır (Dolce vita).
Güzel kadın kimseye iyilik yapmaz, kimseye bir faydası dokunmaz, sürekli ister. Her ne yaparsa yapsın günah işlemez. Hataları affedilir, trafikte ceza yazılmaz, yaptığı haksızlıklara rağmen kimse ona dava açmaz, açılırsa da mutlaka kazanır.
Okula uğraması yüksek dereceli bir diplomayla mezun olması için yeterlidir. Kolaylıkla iş bulur, hangisini seçeceğini şaşırır, her yerde nazı geçer. Cümle kuramasa da şuh kahkahalar ve göz süzmelerle kendini dinletir.
Eşine yalan söylese de affedilir. Şöhrete ve servete kolay ulaşır. Siyasetten anlamaz görünür ama özel hayatında politik dalaverelerin olmadığı gün yoktur.
İnsanlara bir bakışta onların gelir düzeyini, banka hesabını ve araba markasını tahmin edebilir. Mülksüzlerden hoşlanmaz ve muhatap olmaz. Güzel bir kadın şahlara, prenslere layıktır.
Aşktan, meşkten, şiirden ve musikiden anlamaz ama ona şiir okunmasını, keman çalınmasını ister.
Kafasında kırk tilkiyle dolaşır fakat her an çocuksu bir ifadeyle tebessüm eder, o her zaman “şeker kız”dır.
Bir fabrikatörle evli mühendis bir kadın, hayatında son derece sorumsuz ve lakayt davranıp, işinde çalışıyormuş gibi yapıyor, çocuklarına anneymiş gibi rol yapıyordu. Bir gün nasıl bu kadar vurdumduymaz olabildiğini sordum, şeytanca gülümsedi; “Hocam, siz kadınların aptallık yapma hakkını elinden alıyorsunuz” diye kendince mantıklı bir yanıt verdi. Tembellik hakkını biliyorum da aptallık hakkını hâlâ anlayamadım.