Korku ve Şiddet Sarmalı
Kadınların şiddete maruz kalmasının en önemli nedenlerinden birisi ailelerin kızlarına sahip çıkmamasıdır. Kızını bir serseriye kaptırıp sonra ilgilenmeyen sorumsuzlar, onların başının belaya girmesinin asıl sebebidirler. Sorumsuzluk, bir kişilik zafiyetidir, ahlâki zayıflıktır, şımarıklıktır, yalancılığın öteki yüzüdür. Sorumsuzların vicdani gelişimleri yetersiz olduğundan acımasız ve korkaktırlar.
Ataerkil davranan babalar ve abiler ev horozlarıdır, evdeki çocuklara-kadınlara efelenirler, ayaklarını kırmakla tehdit ederler, fakat dışarıda kimseye seslerini çıkaramaz, adamdan sayılmazlar. Hiç bir haksızlığa karşı koyacak cesaretleri yoktur. Aile fertlerine karşı bu sert ve anlayışsız tutumlarının ardında gizlenen korkuları vardır; “Size bir zarar gelirse bende hesap soracak yürek yok” demezler ama “Aile şerefimizi lekeleyenden hesap sorarım” diye çocuklarını korkuturlar. Çocukları ise başlarına gelenleri korkudan itiraf edemezler. Bazı kızlara bütün kasaba ahalisinin tecavüz etmesine rağmen bu çocuklar kimden korkup susuyorlardı acaba?
Maçolukta üstlerine yoktur, av tüfeğini kuşanıp ördek ve tavşan avına çıkarlar, zavallı hayvanların kanlarını döker, etlerini yerler. ‘Namusum’ dediği ailesi için hiç bir şey yapacak cesaretleri olmayan erkek müsveddeleridir. Kahvede okey oynadığı adamın bir serseri olması onu rahatsız etmez. Kızlarını böylesi adamlarla tereddüt etmeden evlendirirler ve artık “Eti senin, kemiği de senin”dir, “Beni bu dişiden kurtardığın için sağol birader” minvalinde kadeh tokuştururlar.
Bu feodal aile yapısı değişmeden şiddeti sonlandırabileceğimize inanmıyorum.