Su Sorunumuz
İçtiğimiz suların ve akarsuların kartellerin elinde bir metaya ve bir silaha dönüştürülme süreciyle bir tokat daha yemiş olduk vahşi kapitalizmden. İnsanlara, hayvanlara, bitkilere ait olan suyun kimilerince şişelenip satılmasını, hatta belediyelerin suyu parayla dağıtmasını oldum olası yadırgadım, bunu yapmanın bir suç olduğu kanaatini taşıdım. Çünkü, 4 buçuk milyar yıl önce bu gezegen henüz bir ateş topuyken, su zerreleri taşıyan trilyonlarca meteor, milyonlarca yıl yol kat ederek, bilmem kaç ışık yılı öteden buraya gelerek, 20 küsur milyon yıl boyunca bu gezegeni adeta bombardımana maruz bırakarak ve milyonlarca yıl yağışa sebebiyet vererek okyanusların oluşmasına ve gezegenin soğumasına yol açmışlardı. Ardından amino asitleri taşıyan meteorlar okyanuslara düştü, ilk canlıların oluşmasının koşulları hazırlandı. Sonra demir oksit geldi, diğer metaller, mineraller, elementler derken bu gezegende yaşam belirtileri başladı.
Yani şu gezegende gördüğünüz, faydalandığınız, kullandığınız, alıp sattığınız hiçbir şey yerli ve milli değil ey ahali. Biz de öyle, çünkü canlıların DNA’sı da bir yıldızdan geldi. Bu dünyanın sahibi değil, misafiriyiz. Su denilen, içinde mineraller taşıyan sıvı, bu dünyadan da çok çok yaşlı ve biz hâlâ o suları içiyoruz, o sularda yüzüyoruz. Dinozorların içtiği suyu bugün biz içiyoruz, toprağı suluyoruz, hayvanlara içiriyoruz, temizlik yapıyoruz.
Müthiş bir yazılım bu gezegende yaşamın oluşması için gerekli olan her türlü elementi milyarlarca km. öteden gönderdi. Güneşten kopmuş bu küçük gezegende biz de o yıldızın tozları ve çocuklarıyız.
O halde insanların, suyu ya da toprağı, mülkiyet denilen her türlü metayı birbirlerine satmaya veya bunlar için savaşmaya hakları var mıdır? Gelişmişlik dediğimiz bu saçmalıkların, insanın kurduğu bu düzenin ve hukukun, logos(evrensel akıl)un karşısında nasıl bir budalalık olduğunu bilmem anlatabiliyor muyum?