Tek Kutuplu Dünyanın Yozluğu
Uygarlık denilen olgu, cesur ve zeki insanların sayesinde var oldu, bu dünya korkakların eline kalsaydı, çoktan “Ortaçağ”a geri dönerdik, ki hâlâ bu yapılmaya çalışılıyor, ülkemizde de, dünyada da bu böyle.
Küresel sermaye, 21. yy’da din ve milliyetçilik akımlarını finanse ederek dünyayı “Kültürel bir Ortaçağ”a sürükleyerek, sınıf çatışmasını/sorununu ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Bunun başarılması Nazizm ve Faşizmin yeniden hortlamasına kadar gidebilir.
20. yy’da Sosyalist blokun varlığı karşısında emperyalist blok, ilericilik, modernlik vb. rolleri oynadı. “Demokrasi, özgürlük ve insan hakları vs.” türünden söylemlere sarıldılar, STK’ları kurdular, sendikacılığı güçlendirdiler.
İskandinav ülkelerine devrim ihracını önlemek için sosyal demokrat partiler iktidara getirildi. İşçi sınıfının hakları gıpta edilecek düzeydeydi. Sosyalizm, Batı’nın uygarlıktan ve bilimden geri dönmemesini sağladı en azından.
21. yy’da ise tek kutuplu bir dünyada sınıfsal korkuları asgariye düştüğünden artık zalimlikte sınır tanımıyorlar ve insanlığı geri vitese takma uğraşındalar.
Eğer bu ülkede yoz ve geri, kokuşmuş zihinler, din simsarları, satılık kalemler, pasaklı valiler, sünepe belediye başkanları muktedir ise kimlerin sayesinde sanıyorsunuz?
Riyakârlar, tavizkârlar, kavgadan-polemikten ödleri patlayanlar, menfaatçiler, günü kurtaranlar, hakikatlerden tiksinenler ve bunları dile getirenleri itici bulanlar, rahatı için her şeye göz yuman ilkesizler, çocuklarının geleceğini satanlar sayesindedir.
Bir asır evvel de ülke yine bu durumlara düşmüştü. O zaman da yine bu saydığım türden insanlar vardı, daha ötesi işgal güçleriyle düşüp kalkıyorlardı. Bizim dedelerimiz bedavaya ölürken, çakallar kadeh tokuşturup altın liralarını sayıyorlardı. Yiğit insanların kanı canı pahasına kötü günler geride kalınca, tefeciler, işbirlikçi savaş zenginleri bu defa “Cumhuriyet eliti” oluverdiler. Çok geçmedi bu kez onlar iktidara geldiler ve Kore’ye asker gönderen, gençleri heba edenler de onlardı.
Bugün “Cumhuriyet elitleri”nin yerini “takunyalı sermaye” alıyorsa, sorumlusu yine kendileridir. Hayatta boşluğa yer olmadığına göre, Deniz Gezmiş’leri, Erdal Eren’leri idam ettirenlerin yarattıkları siyasal ve sosyal boşluğu, tarikatler, cemaatler, çeteler, mafyalar ve her türlü kirlilikle doldurdular. Ve bu da alkışlanıp desteklendi, kamuoyu susturuldu.
Bugün, “Bu hükümete muhaliftim, asla oy vermedim” diye avunan, ancak yaşanan haksızlıklar, çirkinlikler karşısında her gün susanlar, bu ülkenin yozlaşmasında oy verenler kadar suçludurlar