Engereğin Dişleri
Biz ki bilmediği diyarlarda yaşanan bir trafik kazası haberine gözyaşları döken annelerin çocuklarıyız. Biz efkârını rakı masasında dağlayan babaların çocuklarıyız. Yüzünü dahi görmediği insanlar için, yuvasını yitirmiş kuşlar için çırpınan insanların evladıyız. Kimsesizlerin kimsesi, çaresizlerin çaresi, görmeyenlerin gözleri olması belletilmiş çocuklarız.
Pekâlâ, komşularının felaketine sevinen, nefret ve düşmanlık duygularıyla dolu, kendinden bile tiksinen bu yaratıkları hangi anneler emzirdi? Kim bunları zehirledi iblisin sütüyle? Hangi vampirin kanı, hangi yezidin soyu bulaştı genlerine? Kim bunlar? Kimlerdir suyu bile emanet edemeyeceğimiz düşman?
Kim bunlar, kim?
Barınaklarda hayvanları kürekle öldürüp, toplu mezarlar açanlar, hayvanlara tecavüz edenler, kürklerini soyabilmek için akıl almaz işler yapanlar, evcillerini otobanlarda bırakıp kaçanlar!
Vakıf yurtlarında çocukları telef edenler, bir genç kızı 20. kattan aşağı atanlar, analarından tahrik olanlar, gözlerini kan, burunlarını barut ve eroin bürümüş çakallar!
Kim bunlar, kim?
Eğer biz insan isek, onlar kim? Onlar Adem oğluysa, biz kimiz? Bunları görmezden gelen, bıyık altından gülen, sinsi yobaz sürülerini hangi iblis yarattı? Bu dünyada onların yeri neresi? Bizimle ortak bir atanın çocukları olabilirler mi?
Nedir ve kimdir bunlar, hangi şeytanın piçleri?
Biz yetimlerin çocuklarıyız, “evlad-ı kerbelâyız”, dedeleri cephelerde şehit düşmüş boynu bükükleriz. Asırlar boyu haksızlıklara kılıç çekmiş, sultanını, hükümdarını tanımamış Köroğlu’nun, Dadaloğlu’nun soyundanız. Doğru bellediği yolda tek başına yürümüşlerin torunlarıyız. Anadolu’yu yeniden diriltmiş bir halkın çocuklarıyız. Yunus Emre’den Veysel’e uzanır neslimiz.
O halde kim bu ağzı salyalı mahlûklar, kim?